1. Alexander Graham Bell, silahlı ölüm ve yaralanmalarda mermileri bulmak için bir metal tespit cihazı icat etti.
2 Temmuz 1881’de ABD Başkanı James Garfield’a Washington D.C.’de Charles J. Guiteau tarafından istasyonunda iki el ateş edildi. Guiteau’nun mermilerinden biri, başkanın sırt bölgesinden girdi ve doktorlar kurşunu bulamadı. Doktorlar mermiyi tıbbi aletlerle fiziksel tarama ile bulmak ve çıkarmak için uğraştılar. Washington D.C.’deki ABD Donanma Gözlemevi’nden matematik profesörü Simon Newcomb, elektrik yüklü bobinlerin yanına yerleştirilen metalin hafif bir vızıltı oluşturduğunu biliyordu ve bu prensiplere dayanarak oluşturduğu bir cihazın başkandaki merminin yerini tespit etmesine yardımcı olabileceğini düşünüyordu. Bell gazetede hikayeyi okudu, Newcomb ile temasa geçti ve yardım teklif etti. Newcomb ve Bell birlikte Newcomb’un cihazı üzerinde bazı güncellemeler yaptılar. Temmuz sonunda Bell, Garfield’in vücudundaki mermisiyi aramaya başladı, ancak hiçbir sonuç elde edemedi. 78 günlük can çekişmenin sonucunda Garfield vefat etti. Garfield’in ölümüne rağmen, Bell daha sonra cihazı test etmeye devam etti ve başarıyla çalıştığını gösterdi. Cerrahlar bu cihazın doğruluğunu kabul etti. Cihaz Boer Savaşı (1899-1902) ve I. Dünya Savaşı (1914-18) sırasında yaralı askerleri kurtarmak için kullanıldı.
2. Alexander Graham Bell, 19. yüzyılın başlarında bazı yeni girişimlere öncülük etti ve finansmanını sağladı.
Bell’in bilim ve teknolojiye karşı bir tutkusu vardı. Daha sonra Amerikan Bilimi Derneği’nin resmi yayın organı olan yeni doğan bir dergiyi desteklemek için servetinin bir kısmını kullandı. Bell ve arkadaşları 1888’de National Geographic Society’yi kurdular. 1898’den 1903’e kadar kurumun başkanlığı görevini üstlendi. Bell’in başkanlık dönemi, derginin ödüllü fotoğraflarla ve popülerliğini büyük ölçüde arttıran büyüleyici hikayelerle dolu bir döneme dönüştürüldüğü bir dönemdi.
3. Alexander Graham Bell hızlı hidrofoil botlar yaptı.
Hidrofoil, hareketli bir tekneyi kaldıran düz veya kavisli kanat benzeri bir yüzeye sahip sualtı kayak benzeri bir yüzgeçtir. Sonuç olarak, hidrofoiller teknenin su ile temasını sınırlar, bu da yüksek hızlarda sürtünmeyi azaltır. Hidrofoil tasarımları 1861 yılından beri var olmasına rağmen 1906 yılında İtalyan mucit Enrico Forlanini’nin çalışan ilk hidrofoili inşa edene kadar diğer tasarımlar hayata geçirilemedi. 1908 ile 1920 arasında Bell ve güvendiği bir yöneticisi olan Casey Baldwin, zamanın en hızlı hidrofillerini geliştirecekti. 1908’de, Bell’in uçakla yaptığı flört sonrasında, Bell ve Baldwin “sudan daha ağır” bir araç geliştirmeye koyuldu. 1906 Mart tarihli Scientific American dergisinin ve Forlanini’nin çalışmasıyla ilgili olarak, hidrofillerin temel ilkelerinin açıklanmasından ilham aldılar. 1911 yılına gelindiğinde, Bell ve Baldwin’in ilk hidrofoili olan HD-1, yaklaşık saatte 72 km hızla ilerliyordu. Eylül 1919’a kadar, birkaç iyileştirme ve iki ek hidrofobun yapımı sonrasında Bell ve Baldwin, Nova Scotia’nın Bras d’Or Gölü’nde saatte 114 km (70,8 mil) hızla hız rekoruna imza atan HD-4’ü yaptı.
4. Alexander Graham Bell ağır hava uçuşu denedi.
1890’lar boyunca Bell, dikkatini daha ağır hava uçuşuna kaydırdı. 1891’de Amerikalı bilim adamı Samuel Pierpont Langley’nin araştırmasından esinlenerek kanat şekilleri ve pervane kanadı tasarımlarını denemeye başladı. Üçgen hücrelerden yapılan uçurtma uçurdu; Daha sonra piramit şeklindeki yapılara sahip modelleri başarılı bir şekilde uçurdu. Wright kardeşlerin 1903’te işe çalışan ilk uçağı geliştirmesinden sonra bile deneylerine devam etti. Bell, 1907’de, uçak tasarımı ve kontrolünde önemli ilerlemeler kaydeden Hava Deneyleri Birliği’nin (AEA) kurucularından biri oldu. Bell’in tetrahedral tasarımları güçlendirilmiş uçuşa uyarlandı, ancak diğer AEA projelerinde başarılı olmasına rağmen test uçuşları başarılı olmadı. AEA, yükseklik ve mesafe rekorlarını kıran çift kanatlı planör ve diğer uçakları yarattı. AEA’nın bir üyesi ve Bell’in laboratuvarının yöneticisi olan Casey Baldwin Bell’in tasarımlarını kullanarak “modern kanatçık”ı yarattı.
5. Alexander Graham Bell, duyma engellilerin eğitimi için ömrü boyunca çalıştı.
Bell’in annesi Eliz’nın duyma engeli vardı ve babası duyma engellilerin öğretmeniydi. 1872’de Bell, Boston’daki Beacon Caddesi’nde Vokal Fizyoloji ve Konuşma Mekaniği Okulu’nu kurdu. Okulda cok kullanılan işaret dili kullanarak öğretime karşı öğretimin “sözel” yöntemde yani dudak okuma ve konuşma ile yapılmasını vurguladı. Bell ayrıca, 1887’de duyma engellilerin çıkarları adına çalışmak üzere tasarlanmış bir merkez olan Volta Bürosu’nu kurdu. Bell, 1890’da Amerikan İşitme Engellilere Öğretme Teşviki (Alexander Graham Bell İşitme Engelliler Derneği) olarak adlandırılan Amerikan Birliği’nin başkanı oldu. Ancak, işitme engelli topluluk içinde Bell’in tartışmalı bir figür olarak kaldığı unutulmamalıdır. Çünkü sözlü anlatım ve konuşma üzerine odaklanması, sağır öğrenciler için zorunlu asimilasyon ve entegrasyon dalgasını harekete geçirdi.
Bir yanıt yazın